Vakıfbank Genel Müdürü Abdi Serdar Üstünsalih, salgının günlük hayatı etkileyen ürünleri daha fazla öne çıkardığını belirterek, “‘Önce dijital’ dediğimiz dünyadan ‘sadece dijital’ dediğimiz dünyaya geçtik. Artık dünyamızda tamamen dijital ürünler kullanıyor.” dedi.
Üstünsalih, Türkiye 2023 Zirvesi kapsamında gerçekleştirilen “Finans Sektörünün 2023 Vizyonu” panelinde yaptığı konuşmada, bankacılık sektörünün dijitalleşmede öncü olduğunu belirterek, Vakıfbank’ın da dijitalleşme adımlarıyla salgın sürecini iyi yönettiğini söyledi.
Dijitalle ilgili yatırımların salgın sürecinde bir adım öne çıktığını ifade eden Üstünsalih, Banka olarak, şubeden yapılan işlemleri hızlıca dijital kanallara aktardıklarını bildirdi.
Üstünsalih, salgın öncesinde de dijitale yatırımlar olduğunu belirterek, “Parmak izinden ATM’den para çekme vardı. Bu salgının gelişiyle birlikte sanki daha ötelenmiş, daha geride kalmış gibi oldu. Önceden bunlar daha dijital gibi geliyordu ama salgın, günlük hayatı etkileyen ürünleri daha fazla öne çıkardı. ‘Önce dijital’ dediğimiz dünyadan ‘sadece dijital’ dediğimiz dünyaya geçtik. Artık dünyamızda tamamen dijital ürünler kullanıyor.” diye konuştu.
Vakıfbank’ta işlemlerin salgın öncesinde yüzde 94, salgın sonrasında ise yüzde 95’inin dijitalden gerçekleştiğini aktaran Üstünsalih, bir araştırmaya göre, banka müşterilerinin yüzde 44’ünün salgın sonrasında mobil bankacılık uygulamalarını daha fazla kullanmaya başladığını aktardı.
Üstünsalih, iklim değişikliği konusunda finans sektörünün önemli bir rolü olduğunu ifade ederek, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Finansal piyasalardaki rolümüz, kaynak tahsisi ve bunun ötesinde işveren konumumuz sürdürebilirlik açısından çok önemli bir konuma taşıyor bizi. Düzenleyici kuruluşlar, sektörel topluluklar, müşteriler ve tüm paydaşlarımızla birlikte tutarlı ve sağlam bir sürdürülebilirlik gündemi oluşturmamız gerektiğine inanıyorum. Vakıfbank olarak da uzun süredir bunun üzerine çalışıyoruz. Hedeflerimizi belirlerken gezegenimizin ortak geleceğine yönelik bir çağrı olarak gördüğümüz Birleşmiş Milletler Sürdürebilir Kalkınma Amaçları’nı rehber alıyoruz. Bu amaçla 2019’da Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi’ne imza atan banka olduk. 2014’ten bu yana BIST Sürdürülebilirlik Endeksi’nde güçlü bir konuma sahip olduk. Yurt dışından sürdürülebilirlik kaynaklarını ülkemize kazandırıyoruz ve kazandırmaya da devam ediyoruz. Şu anda fonlama yapısında en fazla sürdürülebilir temalı kaynağa sahip banka konumunda bulunuyoruz. 2021 yılının ilk 9 ayı itibarıyla sürdürülebilir tahvil ihraçları için uygun, yeşil ve sosyal kredilerden oluşan portföyümüzü 1,5 milyar dolar seviyesine ulaştırdık.”
“Sektör paydaşlarının hepsini kucaklamamız gereken ürünleri çıkarmalıyız”
Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği Başkanı İbrahim Öztop da sermaye piyasalarının ülke ekonomisinden aldığı payın çok düşük olduğunu belirterek, “Bunu daha çok geliştirmemiz gerekiyor. Banka hakimiyetinin çok fazla olduğu bir finansal piyasamız var. Her ne kadar bankalar bizim bünyemizde olsa bile günün sonunda sanayicilerimizin yatırımcılarımızdan daha çok faydalanması gerektiğini düşünüyoruz.” dedi.
“Girişimcilerden tutun altyapı şirketlerine kadar bütün sektör paydaşlarının hepsini kucaklamamız gereken ürünleri çıkarmamız gerekiyor” ifadesini kullanan Öztop, “Bu konuda aslında altyapımız hazır. Yani düzenleyici kuruluşlarımızla hakikaten çok güzel bir altyapımızın olduğunu söyleyebilirim. Teknolojik olarak da buna hazırız, ülke olarak da… Salgın döneminde de bunu gösterdik.” şeklinde konuştu.
Sermaye piyasasında geliştirilmesi gereken bazı konular olduğuna işaret eden Öztop, şunları kaydetti:
“Bunlardan birisi, örneğin, şu anda yatırımcılarımız, halka arzlardan edinmiş oldukları hisse senetlerini toplam 18 gün ellerinde tutuyorlar. Bu, çok düşük bir rakam. Dolayısıyla uzun vadeli, orta-uzun vadeli olarak bakmıyorlar. Çok kısa vadeli olarak bakıyorlar. Ülkemizde mevduatın da vadesi çok kısa ama bu 18 gün izah edilebilir bir şey değil. Burada sorumluluk bize düşüyor. Bu konuda özellikle yatırımcılarımızı eğitmeniz gerekiyor. Finansal okuryazarlığı arttırmamız gerekiyor. Orta, uzun vadeli bir ürün olarak görmelerini sağlamamız gerekiyor. Dolayısıyla bu konuda onları eğitmemiz gerekiyor.”
Haberi Kaydet